AZMİM ve Ben
Azminizin sonucunu hiç aldınız mı? Bu sorunun cevabını belki yıldığınız için bırakmış ya da benim gibi pes etmeyerek meyvesini yemişsinizdir. Benim azmim filmlere konu olacak nitelikte. Biz İstanbul’da mütevazi şekilde yaşayan çekirdek bir aileyiz. Annem tur rehberi olarak bir istanbul tour packages şirketinde çalışmakta. Bu sayede İstanbul’da olan tüm müzeleri ve tarihi yerleri görme imkanım fazlasıyla oldu. Babam resim öğretmeni. O kadar yetenekli ki herhalde çizim yeteneğimi ondan almışım.
Annemle müzeleri gezerken en çok dikkatimi çeken o eski tarihi eşyalara aşırı şekilde merakımdı. O ihtişamlı mobilyalar ve aksesuarlar çok ilgimi çekmekteydi. Bu da bana meslek seçimimde kolaylık sağladı. İç mimar olmak istiyordum. Çizimlerim diğer arkadaşlarıma göre çok farklı tarzdaydı. Bu öğretmenimin dikkatini çekmişti. Senin tarzın çok farklı bunu insanlara kabullendirebilirsen inanılmaz yerlere gelirsin dedi. Aslında dediği doğruydu. Alışagelmiş ve sıradanlaşmış modellerden çok eski Osmanlı mimarisinden ve modern mimari karışımı mobilyalar çiziyordum. Mezun olduktan sonra çizimlerimi pek çok firmaya gösterdim. Bazıları hiç ilgilenmedi, bazıları ise beğenmediler. Ama kararlıydım benim gibi yeni fikirlere açık, yeni tarzlar yaratacak birisini bulacaktım. Zaman geçiyor ve her kapıdan geri dönmem ister istemez şevkimi kırıyordu. Bir gün haberler de Modef fuarının tanıtımı yapılıyordu. O an aklıma bir fikir gelmişti ve gerçekleştirebilirsem muhteşem olacaktı.
Bu fikri aileme açtım. Sağolsunlar beni hemen desteklediler. Zaman kaybetmeden Bursa’nın İnegöl ilçesine gittim. İnegöl, mobilya sektöründe çok ilerlemiş illerimizden biri ve Modef fuarı inegöl mobilyası ürünlerini tanıtan bir fuar. Bu öyle bir fuar ki hem yurt içinden hem de yurt dışından çok fazla ziyaretçi buraya gelmekteydi. Amacım İnegöl’de mobilya imalatı yapan bir mağaza ile anlaşıp bu fuara katılmaktı. Böylece tasarımlarımı çok iyi tanıtma imkanım olacaktı. Bunun için zamanım çok kısıtlıydı. Çünkü fuara sadece 4 ay kalmıştı. İnegöl’de neredeyse gezmediğim mağaza kalmamıştı. Artık pes etmek üzere iken bir elin omzuma dokunduğunu hissettim. Bir mağazaya tanıtım yaparken İstanbul’dan gelen bir mağaza sahibi fikrimi çok beğenmişti. Gel hemen başlayalım dedi. Osman Bey!le yollarımız böyle kesişti. Osman Bey’in burada çalıştığı bir imalathane varmış, beni oraya götürdü. Otur bakalım, şu çizimlerine bir bakalım, ne yapabiliriz ? dedi. Dosyamı aldı ve saatlerce çizimlere baktı. Çok beğenmişti. Bunlarla çığır açarız dedi. Sonra oturup ne şekilde konsept oluşturabiliriz diyerek düşünmeye başladık. Ben sadece bu tarza a-dan z-eye bu konsepte uygun salon oluşturalım diyerek çalışmaya başladık. Çünkü Modef fuarında mağaza içi gibi bütün mobilyalar iç içeydi. Ben farklılık yaratmak istedim. Böylece çizgilerim her mobilya ve aksesuara daha iyi yansıyacaktı.
Koltuk Takımlarımız hazırdı. Renkleri ve kullandığımız kumaş bilinenden çok farklıydı. Salonun her duvarını oradaki aksesuara uyumlu renkle boyadık. Yerde ki avangard laminat parke ve rengine kadar her şeyi düşünmüştüm. Her şey hazırdı. Son aşamaları bitirdiğimde babama resmini attım. Çok beğendiler. Her şey çok güzeldi, Sanki rüyada gibiydim. En çok istediğim şey gerçekleşecekti. Fuarda en çok dikkat çeken bizim konseptimizdi.
Fuar günü gelip, çatmıştı. Çok heyecanlıydım. Hem yurt içinden gelen hem de yurt dışından gelen ziyaretçilerin çok fazla odak noktası olmuştuk. Salonumuz çok beğenilmişti. Fazlası ile sipariş aldık. Ama en önemlisi kendi stil ve tarzımı beğendirmem olmuştu. Osman Bey’le işleri büyüttük. Ben tasarımlarımı yapıyordum. O da buna yardım ediyor ve satışa sunuyordu. Mesleğimde çok iyi yerlere gelmiştim. Ama masamın arkasında duran 3 parçalı kanvas tablo bu aşamaya ne şekilde geldiğimi çok iyi anlatıyordu. O tabloda ne mi var? Babam ilk fuarda hazırladığım salonun resmini tablo yaptırmıştı. Benim için bu çok özel bir resimdi.
Azmim sayesinde istediğim en iyi noktaya gelmiştim. Babamın dediği gibi çabalamak başarmanın yarısıydı. Ben daha da fazlasını yapıp sonuca ulaşmış ve BAŞARMIŞTIM!