Asker İle Aşk

Asker İle Aşk

Üniversiteden mezun olduğum yıllardı. Sosyal medyada bir arkadaşımın gönderisini beğendiğimde hemen peşinden biri ekledi. Ailem ve arkadaşlarım dışında kimseyi eklemediğim için isteğini kabul etmedim. Israrlı bir şekilde ön plana çıkmak için arkadaşlık isteğini geri çekip tekrar ekliyordu. Hemen sonrasında bir mesaj attı. “merhaba tanışabilir miyiz?” diye. Bende tanışma isteğini o zaman kabul ettim. Adı, Efe idi. Konuşmaya başladık. Ben Ordu’da okudum üniversiteyi, Efe’de askeri personeldi ve Ordu’da görev yapıyordu. Diplomamı almak için Ordu’ya gittim ve o arada Efe ile yüz yüze tanışma fırsatı buldum. Çok merhametli, iyi biriydi. Çok iyi anlaşmıştık ve görüşmemize devam etme kararı vermiştik. Ben İstanbul’da yaşıyorum. Aslen de Orduluyum oda Efe de Gaziantepliydi. Arkadaş çevrem ve sevdiğim çok kişi Ordu’da olduğu için ara ara Ordu’ya giderdim ve Efe ile de buluşurdum. İstanbul’da olduğum zamanlarda Efe ile görüntülü görüşürdük, resmen onunla göreve gider, onunla nöbet tutardım. Çok seviyor ve çok değer veriyordum. Sürekli görüntülü görüşürdük. Hep yan yana gibiydik.

Ben ailemle tanıştırmak istedim ve ailem çok istememişti. Güneydoğu ve Karadeniz yöresi arasında yöresel farklar olduğu için ailem zorlanacağımı düşündü ve onaylamadığını, sırf ben istediğim için kabul edeceklerini söylediler. Sevginin önüne hiçbir şeyin durmayacağının bir kere daha farkına varmış olduk. Efe; arada İstanbul’a gelirdi ona İstanbul’u gezdirmek için bosphorus tour‘un düzenlediği turlara katılırdık ve güzel vakit geçirirdik. Bir gün Efe sesi titreyerek konuşuyordu benimle. Ne olduğunu sorduğumda tayininin Trabzon’a çıktığını ve en kısa zamanda oraya taşınması gerektiğini söyledi. Bende elimden ne geliyorsa yapacağımı söyledim ve bizim burada Evden Eve Nakliyat işi yapan bir firma ile konuştum. Eşyalarımın özellikle de inegöl koltuk takımları gibi özel mobilyalarımın dikkatli taşınmasını rica ettim. Efe’nin evini taşıması için görüştüm ve en kısa zamanda Ordu’ya ulaştık. Efe artık toparlanmaya başlamıştı. Arkadaşlarımla birlikte ona yardım ettik ve evindeki eşyaları hızlı bir şekilde paketledik. Nakliye firması geldi ve tüm eşyaları götürmek için yola koyuldu. Nakliye firmasının peşinden bizde gittik ve Efe’nin evi üst katta olduğu için yük asansörü ile eşyalar yukarı taşındı.

Üzülmüştüm. Artık Ordu’ya gittiğim gibi rahat bir şekilde Trabzon’a gidemeyecektim. Ama biliyorum ki hep birlikteyiz ve beni çok seviyor. Tek tesellim vatan görevi kutsaldır. Efe’nin babası da Bursa Ceza Hukuku Avukatı idi. Babası ve ailesi de geldi. Hep beraber Trabzon’a gittik. Efe’nin hem görev yerini gördük hemde evini yerleştirdik. Efe diğer evinde mutfak tezgahı çok sıkıntılıydı. Üzerine ne konursa konsun leke yapıyordu. Bu sebeple kiraladığı evde ilk değişikliği mutfakta yaptı ve tezgah olarak Çimstone kullandı. Efe artık yeni evinde bir düzen kurmaya başlıyordu. Oda hüzünlüydü. Artık gitme vaktimiz gelmişti. Ben İstanbul’a ailesi Bursa’ya… Efe’yi orada bırakmak çok zoruma gitmişti. Son anda öyle bir sarıldık ki birbirimize sanki daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi. Ağır bir veda idi. Oldum olası vedalardan nefret ederim, özellikle de sevdiklerimle vedalaşmaktan. Ama ayrı şehirlerde olmamız bize engel değildi. Efe’nin evinin yakınında bir inşaat yapılıyordu. Efe ile görüntülü görüşürken sesler duyuyordum ve dışarıya bakmak istedim. Baktığımda inşaat demiri, kum, tuğla, beton araçları ve çalışan işçiler. Hala bitmemişti. Çok ses ve gürültü yüzünden Efe nöbet sonrasında eve geldiğinde rahat bir şekilde uyuyamadığını ve dinlenemediğini söylediğinde çok üzülmüştüm. Ama bir şekilde alışmak zorundaydı.

Ona hep bir gün Uzungöl’e gidelim derdim. Efe’nin aklına takılmış olacak ki beni Trabzon’a davet etti. Gecem gündüzüm Efe olmuştu. Trabzon’a gideceğim günü izinli olduğu güne denk getirmemi istedi. Ben onu görmenin hasretiyle ailemden izin aldım ve Trabzon’a gittim. Efe izinliydi. Sabah beni otogardan aldı ve güzel bir kahvaltı yaptık, konuştuk, eğlendik. Beni otogardan bir araba ile almıştı. Araba almış olsa bana söylerdi. Nereden çıktı bu araba diye sorduğumda senin için araba kiraladım demişti. Daha önce de İstanbul’da gezebilmek için Beydağı Motors Bakırköy Kiralık Araç ofisinden araba kiralamıştık. Sana bir sürprizim var deyip yola koyulduk. Trabzon’da Ordu gibi çok güzel ve yemyeşil bir şehirdi.

Şehir merkezinden uzaklaşıp köy gibi yerlere gidiyorduk. Sürekli soruyorum nereye gidiyoruz diye gidince görürsün dedi. Çok özlemiştim Efe’yi araba kullanmak da çok yakışıyordu. Trabzon’dayız ama arabada Gaziantep yöresine ait müzikler çalıyordu. Belindeki silahı, yoldaki diğer asker arkadaşlarına selam verip geçmesi beni gururlandırıyordu. Neyse ki hep fotoğraflardan gördüğüm Uzungöl’ü gördüm ve daha da yakınlaşıyorduk. Gerçekten doğa harikası. Fotoğraftaki halinden daha güzel. Arabayı park ettik ve gezmeye başladık. Sessiz, sakin bir yerdi. Çok turist vardı. Geziyorlar, alışveriş yapıyorlar. Bizde gölün etrafında gezdik, yürüdük, konuştuk, alışveriş yaptık. Bana saçıma takmam için bir peştemali aldı.

Karadeniz sonuçta havasına güven olmuyor. Bir anda sis çöktü ve hafif yağmur çiselemeye başladı. Üşüdüm çok üşüdüm. Sonra bana sarıldı ve bir restauranta yemek yemeye gittik. Mıhlama siparişi verdik. Daha önce hiç yememişti ve ilk defa benimle yiyecekti. Çok beğendiğini söyledi. Sis iyice çöktüğünde göl kenarında bir fotoğraf çekindik. Manzara muhteşemdi. Fotoğrafımızda çok güzeldi. Daha fazla sis çökmeden yola koyulduk ve dolu dolu bir gün geçirdikten sonra beni otogara bıraktı. Otobüsüm geldiğinde boynuna sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Ama artık gitmem gerekiyordu. Zor da olsa otobüse bindim ve İstanbul’a döndüm. İstanbul’a gelir gelmez ilk işim Uzungöl’de o muhteşem manzarada çekinmiş olduğumuz fotoğrafı kanvas tablo haline getirmek ve Efe’ye getirmek oldu. Şimdi Efe ile tayininin İstanbul’a çıkmasını bekliyoruz. Geldiğinde inşallah kendi evimiz ve yuvamız olacak.

iofir