Gerçek Dostluklar Ölümsüzdür

Gerçek Dostluklar Ölümsüzdür

Hayatınız boyunca unutamadığınız ve onu hatırladığınızda hala içinizde özlem olan kişiler mutlaka olur. Bu belki bir sevgili ya da sizin için çok değer kazanmış bir dostunuzdur.

Adım Kader, ben ailemin maddi imkansızlıkları nedeni ile bir yurtta eğitim alarak büyüdüm. Yurtta yediğimiz ayrı gitmeyen ve benim için her zaman özel bir yeri olacak Sıla ile tanıştım. Onunla aynı odayı paylaşmaktaydık. Ailesinin durumu iyi olmasına rağmen buraya yollamışlardı. Sıla kumral, çimen yeşil gözlere sahip, beyaz tenli çok güzel bir kızdı. Ama hayat ona kendi güzelliği kadar iyi davranmamıştı. Küçük yaşta annesini kaybettikten sonra babası ikinci evliliğini yapmıştı. Malum üvey anne de onu bir şekilde buraya yollamaya çalışmış ve başarmıştı da. Sıla ile ilk tanıştığımızda içine kapanık ve zorunlu olmadıkça konuşmayan biriydi. Onunla sürekli iletişim kurmaya çalışsam bile nedense beni kendinden uzak tutmaya çalışıyordu.

Aradan aylar geçmesine rağmen ikimiz arasında hiç bir aşama kaydedememiştik. Bir gece tuvalete kalktığımda Sıla’nın orada hıçkırarak ağladığına şahit oldum. Anne seni çok özledim diyerek ağlıyordu. Çaresizdim, bana izin verse onun yanında o kadar çok olmak istiyordum ki. Oradan çıkınca direk yatağına yattı . İç çekişlerini hala duyabiliyordum. En son dayanamayarak yanına gittim. Ne olur yanında olmama izin ver dedim. Aslında hayır kelimesine o kadar alışmıştım ki birden Sıla’nın boynuma sarıldığını görünce çok şaşırmama rağmen aynı zamanda da çok sevindim. Bu Sıla ile ilk yakınlaşmamız olmuştu. O günden sonra Sıla ile ayrılmaz bir ikili olmuştuk. Annesini özlemenin yanında babasının ilgisizliği onu mahvediyordu. Bazen hafta sonları annem ve babam beni ziyarete gelirlerdi. Sıla’yı o kadar sevmişlerdi ki onu da kızları gibi görüyorlardı. Bir gün Sıla sana çok özeniyorum ne güzel bir ailen var demişti. O zamana kadar aslında ben ona özeniyordum içindeki sıkıntıları bilmeden. Güzeldi ve istediği her şeye sahip gibi görüyordum. Ama zaman geçtikçe anladım ki sevgiye açtı ve en önemli ve kıymetli olan şey buydu.

Geçirdiğimiz dört sene boyunca birbirimize destek olduk ve her güçlüğü beraber yendik. Sıla doğayı çok seven, çok güzel resim yapan ve  kendine bunu hobiden çok meslek olarak düşünen biriydi. Mezun olduktan sonra Sıla!ya hiç ulaşamadım. Ben de ne telefonu vardı ne de adresi. Benimle bunları hiç paylaşmamış, ben seni bulurum demişti. Bana ait her bilgiye sahipti çünkü.

Üzülerek belirtmeliyim ki bu hiç gerçekleşmedi. Kendimce nedenler ürettim gelmeme sebebi için. Aradan yaklaşık olarak on yıl geçmişti. Ben bir istanbul private tours şirketinde tur rehberi olarak çalışmaya başlamıştım. Sürekli turistleri gezdiriyordum ve hep gezerken bir gün Sıla ile karşılaşma hissine kapılıyordum. Maalesef ki bu hiç olmadı. Artık zaman içinde bu duruma alışmıştım. Ama zaman zaman içimin burkulduğu da oluyordu. Bir gün turistleri tur esnasında Beyoğlu’nda olan bir resim sergisine gezmek için götürdüm. Ve o an gözlerime inanamadım. Sıla ile çekilmiş resmimizin aynısı yağlı boya tablo olarak yapılmış ve buraya asılmıştı. O an ki şokumu anlatmam mümkün değil. Hemen ressamın bilgilerini öğrenmek için danışmaya gittim. Elime verilen kağıtta Sıla’nın resmi vardı. Sanki hazine bulmuş gibiydim. Oradaki telefonu aradım. Sıla’nın alo sesiyle sesim titremeye başladı. Ben Kader dedim. Sıla’da şok oldu. Canım dostum beni affet ne olur sana anlatacaklarım var dedi. O gün hemen buluştuk. Gerçekten çok ağır şeyler yaşamıştı. Babası ve üvey annesi tarafından. Babası onu evlatlıktan red etmiş ve hayata kendi başına tutunmak zorunda kalmış. Tüm eşyalarını da onun gözü önünde yakmışlar. Dolayısı ile bana ait tüm bilgilerde onlar ile yanmış. Beni bulmak için çok uğraştığını söyledi ve en son çekildiğimiz resmi hatırladığını ve onun resmini yapmaya karar verdiğini söyledi. Belki de bu şekilde bulurum diyerek ümit ettim dedi. Çok mutlu olmuştuk. O günden sonra sürekli görüşmeye başladık. Bir gün Sıla beraber bir ev tutalım mı? dedi. Tabi ki dedim sevinçle.

İstanbul’dan Bursa’ya giderken aracımızın lastiğinde bir sıkıntı oldu ve biz hemen bir 7/24 acil lastik yol yardım firması bulup bu sorunun giderilmesini sağladık. Bursa’ya gitmemizdeki sebep; babam inegöl mobilya imalatı yapan bir firmada çalışmaktaydı. Tuttuğumuz evi hemen hemen her yerini babamın sayesinde döşedik. Evin boyasından yer zemin döşemesi laminat parke olmak üzere tüm aksesuar ve tasarımı ile birebir Sıla ilgilenmişti. Ne de olsa sanatçı bir kişiliğe sahipti. Salonumuzun duvarına ise bizim yağlı boya tablomuzu astı. Canım arkadaşım, kardeşim ve dostum. Benim en değerlilerimden biriydi o. Hayat ona yıllar boyu çok kötü davranmıştı. Ama bu durum abimle tanışana kadardı. Abimle çok büyük bir aşk yaşıyorlardı. Evlenmeye karar verdikleri zaman ayrı bir ev tutarlar diye düşünmüştüm. Fakat Sıla hayır hiç bir yere gitmiyorsun. Bizimle kal dedi. Nasıl gidebilirdim ki biri çok sevdiğim dostum diğeri abimdi. Geçte olsa mutluluğu bulmuştu..

iofir